Gönlümün Sultanı
Gönlümün sultanı her zaman dilimde virdim, Ağlarsam, Sanadır âh u efgânım Efendim. Ayrılmaz bendenim, sâyende kulluğa erdim, Yollara rehberim, derde dermanım Efendim. Nere baksam, kimi
Gönlümün sultanı her zaman dilimde virdim, Ağlarsam, Sanadır âh u efgânım Efendim. Ayrılmaz bendenim, sâyende kulluğa erdim, Yollara rehberim, derde dermanım Efendim. Nere baksam, kimi
Görülen herhangi bir iyiliğe karşı gösterilen memnuniyet ve minnettarlık mânâlarına gelen şükür; ıstılahta, insana bahşedilen duygu, düşünce, aza ve cevârihi yaratılış gayeleri istikametinde kullanmaya denir ki; kalble, lisanla ifa edilebileceği gibi bütün
Sevdirdi Seni bana her şeyden artık felek, Varsın kebap olsun sînem tâ subh-i haşre dek; Meftûn-u hüsnün gibi, belki de bilmeyerek, Yüzüm izinde, dolaşıyorum inleyerek…
Yine hicranla Sen’i andı gönül, Tende canım, ruh-u revânım Canan. Andıkça hasretlere yandı gönül; Ne olur kıl artık vuslata şâyân.! Seven ve ağlayan bir bîçâreyim,
Canlı-cansız bütün eşyâ birbiriyle o denli uyum içinde ve öylesine bir intizam ve ahenk göstermektedir ki, çok defa onu temâşâ ettiğimizde, kendi kendimize: “Acaba bizim
Dünya, insanoğlu için şu sonsuz fezada ahenkle yüzüp giden mükemmel bir seyahat gemisi; içinde var olduğumuz, varlığımızı duyduğumuz, Var Eden’i bildiğimiz sımsıcak bir yuva; canlı-cansız
Gökyüzünde güneşim, ufukta dolunayım, Elver ki Senin için cayır cayır yanayım; Mümkün mü cemalinle tutuşup yanmayayım, İsterim bu ateşle kor kesilip kalayım. Şâd et vuslatla
Yalnızlık ve tek başına yaşama mânâlarına gelen halvet ve uzlet, bir anlamda, herhangi bir rehber ve mürşidin nezaretinde inzivaya çekilip vaktini ibadetle geçirmekten ibarettir.[1] Diğer bir tefsire göre