Ayna Nöronlar
Film seyrederken hüzün verici bir sahne görünce ağlamamız, başkalarının mimiklerini gayriiradî taklit etmemiz, nereden duyduğumuzu hatırlayamadığınız bir şarkının melodilerinin istemeden dilimize dolanması, esneyen birini görünce
Film seyrederken hüzün verici bir sahne görünce ağlamamız, başkalarının mimiklerini gayriiradî taklit etmemiz, nereden duyduğumuzu hatırlayamadığınız bir şarkının melodilerinin istemeden dilimize dolanması, esneyen birini görünce
Sanat bir lisan ve aynı zamanda iyi bir mürebbidir. Sanatın nefis ve irade terbiyesindeki tesirlerini çok iyi bilen ecdadımız, tahsil çağına gelen gençleri kötü alışkanlıklardan
Tıp fakültesinin dâhiliye bölümü stajında, kliniğin içindeki küçük sınıfta ders dinlerken içeriye telaşla giren yoğun bakım hemşiresinin gür ve endişeli sesi hepimizi uyandırmıştı. Hemşire, “Hocam,
Uyku ve uyuyarak dinlenme, metabolizma sahibi bütün canlılar için bir ihtiyaçtır ve hususî bir lütuftur. Uyuma ve uyandırılma, organizmamızda devam edegelen faaliyetlerin işleyişine paralel olarak,
Kırmızı, Üstad Bediüzzaman’ın tercih ettiği renklerden biridir. Nur talebelerinden Bayram Yüksel Ağabey, “Mecmualar ciltlenip geldiğinde Üstadımız bayram ediyordu. Üstadımız en çok kırmızı ciltleri tercih ederdi.”[1]
Ses, titreşim yapan bir kaynağın, hava basıncında yaptığı dalgalanmalar ile yaratılan ve insanda işitme duyusunu uyaran fizikî bir hadisedir. Sesi vücudumuzdaki bazı kaslar, akciğerler, ses
Sosyal medyada fertler, yakın çevrelerine veya umuma açık şekilde, çok sayıda görüntü ve ses kaydı paylaşmakta, bu içeriklerde çocukların sıkça yer aldığı dikkat çekmektedir. Yaşanan
Radyasyon, elektromanyetik dalgalara sebep olan parçacıklar vesilesiyle yaratılır ve iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon olmak üzere iki grupta toplanabilir. Madde içinden geçerken enerjisini aktarmak yoluyla
Ferdî ve sosyal hayatta, aşırılıktan uzak ve istikamet içinde olmak; huzurlu, güvenli ve dengeli bir hayat yaşayabilmemiz için çok mühimdir. Üstad Bediüzzaman’ın “hayat-ı şahsiye ve
Kornea, yenilenme kabiliyeti çok yüksek, sinir yönünden çok zengin olduğu hâlde kan damarı içermeyen, ağırlığının %75–80’i su olan, çok önemli görevler üstlenmiş bir dokudur. Gözün
Uzun bir aradan sonra, mesleğimle ilgili, önemli bir konferansa katılmıştım. Arkaya yakın, orta sıralarda oturuyordum. Etrafımda konferansı düzenleyen üniversitenin öğrencileri olduğunu düşündüğüm birçok genç bulunuyordu.
Hayat, musibetler ve hastalıklarla saflaşır, kemâle erer, kuvvet bulur ve gerçek neticelerini sergiler. Yeknesak bir hayat, insan için sıkıcı ve verimsizdir. Devamlı dinlenmek zorunda kalsak,