Endülüs ve Kurtubalı Lübna
İspanya’nın tarih kokan topraklarında, taş döşeli sokaklar boyunca açılan tezgâhların üzerinde, rengarenk çiçeklerle süslü tabaklarda bir ikram sergileniyordu: polvoronlar… Bu zarif polvoron kurabiyeleri, belki de
İspanya’nın tarih kokan topraklarında, taş döşeli sokaklar boyunca açılan tezgâhların üzerinde, rengarenk çiçeklerle süslü tabaklarda bir ikram sergileniyordu: polvoronlar… Bu zarif polvoron kurabiyeleri, belki de
Evin kapısından içeriye hızla ve heyecanla giren 11 yaşındaki Munise, elini havaya kaldırarak kütüphaneden aldığı kitapları sallıyordu. Annesi uzaktan ne olduğunu anlayamamıştı. Ayakkabılarını çıkarıp annesinin
Dinle, bu ney neler hikâyet eder, Ayrılıklardan nasıl şikâyet eder. Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan Erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.[1] Ney’in hikâyesi, derin
Hepimizin hayatında kayda değer, unutulmasını istemeyeceğimiz zaman dilimleri vardır. Kimi zaman bunları kaleme alır, saklamak isteriz ya da o anı tekrar yaşamayı arzu edince dönüp
Alman yazar Marie von Ebner-Eschenbach (1830–1916), halkın huzuruna çıkan bir kişinin, tenkitlere hazır olması gerektiğine dikkat çeker.[1] Onun bu vurgusuyla ilk defa karşılaştığımda, “Halkın huzuruna
Sınıfa giren hoca, kapıyı kapattıktan sonra “Nǐ hǎo.” deyip kafasını hafifçe aşağıya eğerek sınıfı selamlar. Ardından anlaşılmayan bu dilde birkaç cümle daha söyler ve birkaç
“Oku!” emriyle başlayan ilahî davete Efendimizin (sallallâhu aleyhi ve sellem) ilk eşi ve kendisine ilk inanan Hazreti Hatice’nin (radıyallâhu anha) icabetiyle kadınların varlığının ve konumunun
Vaktiyle “Suskunlar Meclisi” adıyla kurulan bir toplulukta, âlimler ve şairler toplanıp az konuşup çok düşünürlermiş. Meclis 30 kişiden oluşur, kaide gereği bu 30 kişiden biri
Yurt dışına tahsil görmek veya “yeni hayatlar” kurmak için gidenler hep benzer sorulara tâbi tutulurlar. Hele de kadınsanız inanç, eşitlik ve özgürlük gibi birçok konuda