Âsım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek, İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek! Mehmet Âkif Ersoy Merhum Âkif’in mısralarında zikrettiği Âsım, onun hayallerindeki ideal gençliği temsil etmektedir. Gökteki
İki Kelimeyle Yenilenen Yolcu Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, hayatını üç döneme ayırır: Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said. Eski Said, Müslümanların problemlerine,
Eşyalar da tarihe şahitlik eder. Hatta bir eşya, şahitlik ettiği hâdise ile öyle özdeşleşir ki ilgili hâdiseden bahsedildiğinde o eşya düşer zihinlere. Bir hadiseye şahitlik
Kâinat ve hayat, insanla kemale ulaşıyor. İnsan, hayat sayesinde maddî ve manevî nimetlerden istifade ediyor. Nimetler şükürle devam etmekte, nankörlük ise şiddetli azabı netice vermektedir.
Bergama’dan Ayvalık’a doğru giderken çam ağaçları ve fıstık çamıyla ünlü Kozak yaylasından geçilir. Bergama’da yaşayan ünlü hekim Galen (veya Calinos) çam ağaçlarının eşsiz güzelliğinden kendini
Diriliş veya yeniden yaratılışla ilgili bazı âyetlerde, kuru ve ölmüş kemikler örnek verilmektedir. Çoğumuzun bildiği, “Çürümüş vaziyetteki o kemikleri kim diriltecek” (Yâsîn, 36/78) mealindeki âyeti
Yine hicranla Sen’i andı gönül, Tende canım, ruh-u revânım Canan. Andıkça hasretlere yandı gönül; Ne olur kıl artık vuslata şâyân.! Seven ve ağlayan bir bîçâreyim,
Akıl, kalbin yardımıyla iyiyi ve kötüyü (hayrı ve şerri) ayırt edebilen, düşünme ve idrak etme kabiliyeti mânâsına gelirken zekâ, veriler ve sinyaller yardımıyla eşya ve
Allah’ın (celle celâluhu) yarattığı güzellikleri tanımamız için ihsan edilen beş duyunun her biri müthiş bir sanat harikası olarak Sânî’yi gösterirken burun ve koklama duyumuzla ilgili
Bir hayalim var, bulutların dahi fevkinde İnananlar bir gül devri yaşatma azminde Savaş yok, zincirler kırık, nefret sükût etmiş Sema inliyor sanki, herkes şükür bezminde