
Akciğerlerdeki Çadır Direkleri: Azot
Nihal ile Sema, sahilde küçük bir yürüyüşe çıkmışlardı. Derin birer nefes aldılar. Uzaklara doğru bakarlarken akciğerlerinde neler olduğundan habersizlerdi. Milyonlarca oksijen ve azot atomunu, akciğerlerine
Nihal ile Sema, sahilde küçük bir yürüyüşe çıkmışlardı. Derin birer nefes aldılar. Uzaklara doğru bakarlarken akciğerlerinde neler olduğundan habersizlerdi. Milyonlarca oksijen ve azot atomunu, akciğerlerine
Arapça kökenli bir kelime olan hicret, “terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek, bir yerden başka bir yere göç etmek” anlamlarına gelir. Tasavvufta ise “kişinin herhangi bir
“Derken şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve dedi ki: ‘Ne yapıyorsun Musa? Yetkililer idam istemi ile senin hakkında karar vermek üzere toplantı hâlindeler.
Diyalog, iki ya da daha fazla kişinin karşılıklı konuşmasına denir. Kelimenin etimolojik kökeni Antik Yunan dili (Grekçe) olup “dia” ve “logos” sözcüklerinin birleşiminden oluşmuştur. Dia
Trakya’da soğuk bir kış günü idi. Yeni bir aile, annesinin kucağında daha bir yaşına varmamış minik kızı, kendi sırtında çantası, suların çağladığı bir nehri geçip
Âdemoğlu başta hiçbir şey iken sebepler dairesinde bir sperm ve yumurta hücresinin birleşmesi ile ademden (yokluk) deme (kan) döner. Artık insanın, anne karnında, bir tohum
Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) Mısır Melikinden vazife talebi, Kur’ân-ı Kerim’de kıssaların en güzeli olarak adlandırılan Yusuf sûresinde anlatılır: “Yusuf: ‘Beni ülkenin hazine işlerinden sorumlu bakan olarak
Mümin; inanılması gereken her şeye tam mânâsıyla inanan, Cenab-ı Hakk’a ve mümin kardeşlerine itimadı tam, hüsn-ü zan ile şahlanıp bir an olsun îsar hasletini bırakmayan,
Hazreti Yusuf’un (aleyhisselâm) Mısır’da temekkün etmesi, Yusuf sûresinde iki yerde geçer. “Temekkün”; yerleşmek, vakarlı veya temkinli olmak veya bir sultanın yanında rütbe sahibi olmak anlamına