Visâle Dönüşen Firak
Ufkumda tüllenen Senin kemâlindir, Hayranın olup yandığım cemâlindir; Hüsûf peşinde hep bir sürü yarasa, Bu da benim gönlümdeki melâlimdir… Âh âh ediyorum kalıyor havada; Hep
Ufkumda tüllenen Senin kemâlindir, Hayranın olup yandığım cemâlindir; Hüsûf peşinde hep bir sürü yarasa, Bu da benim gönlümdeki melâlimdir… Âh âh ediyorum kalıyor havada; Hep
Bir vakit ansızın belirdi kuyu Karanlık dehlizde koptu fırtına Çoğaldı sabırla aylar ve yıllar Ana rahmi gibi besledi suyu Bir vakit ansızın belirdi kuyu
Rızanla Sen en a’lâ bir emelsin, Gönlün istediği sevgili Sensin; Benzeri yoktur Sana iştiyakın, İştiyakınla Sen bir söz kesensin… Sensiz bir gecenin sabahı olmaz,
Ne olur sevgin gelip gönlüme dolsun!.. Dilde bütün fâniyât sararıp solsun; Görmesin gözlerim ağyâr çehresini, Kalbim yalnız Senin için çarpıp dursun… Silinmesin hayalin hiçbir
Gecenin sessizliği her yeri kaplamıştı. Meriç nehri, üstüne karabasan gibi çöken karanlıktan silkinmek, kurtulmak istercesine şahlanarak akıyordu. Telaşlı ve endişeli insanların sesleri geliyordu yer yer
Bırakın yüzdüreyim gemilerimi Uğramam sizin limanlarınıza Yakınlarından geçsem de Kaptanlarım size yumruk sallamaz Barış bayrakları sallar ufuklara Suları kirletmezler atıkları yok Tayfalarım tarif edilmez güzellerden
Bir aşk sal içe, gönül bend olsun o kemende!.. Esîr-i aşkın olsun ilelebet bu bende!.. Virdiyle, evrâdıyla hep Seni anıp dursun; Duygularında, düşüncelerinde, gönlünde.
Sun şerbet-i la’lini ki sermestin olayım, Girmesin sevda-yı ağyâr asla bu gönlüme; Ebedü’l-âbâd meftun-i cemâlin kalayım, Gölge etmesin kimse Sen gibi emelime… Çok kez
Göz nurun evladını çaha saldın Yakub gibi Ah edip gecelerde oda yandın Yakub gibi Vermez idin sana kalsa göz nurun nadanlara Takdire inkıyad yoluna