Kalem ve İlim
Günün akşama yüz tutan saatleri; eve dönüşte bir okulun da olduğu caddede, yerde bir kurşun kalem takıldı gözüme. Eğilip aldım yitik olan kalemi yerden. Son
Günün akşama yüz tutan saatleri; eve dönüşte bir okulun da olduğu caddede, yerde bir kurşun kalem takıldı gözüme. Eğilip aldım yitik olan kalemi yerden. Son
Çekme, çekip kendine bağlama, kendinden geçme ve rûhî heyecan sözleriyle ifadelendireceğimiz cezbe, tasavvuf ıstılahında; Allah’ın, sâliki kendine çekmesi, bundan doğan vecd hâli ve sâlikin beşerî
Ruth Cranston “[Hazreti] Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] akidesinde şu temel prensipler dikkat çeker: Tevhit, yardımseverlik ve uhuvvet. Diğer temel düsturlar ise şu şekilde ifade
Kur’ân-ı Kerim’in bazı âyetlerinde, “deizm” olarak adlandırılan dünya görüşüne işaret eden bahisler vardır. Bu âyetler, Nisâ sûresinin 150 ve 151’inci, Kehf sûresinin 36. ve Mülk
İnsan kimi vakitlerde sanır ki cefa da sefa da hep böyle gidecek, hiç değişmeyecek ve devran hiç dönmeyecek. Hâlbuki insana inkâr edilemez biçimde, yaşanan duruma
Allah Teâlâ’nın (celle celâluhu) insana ihsan ettiği nimetlerden biri de düşünme ve akıl yürütme kabiliyetidir. Düşünme, bir veya birkaç önermeden yeni bir önerme çıkarmak, bir
Şiddetli arzu, aşırı istek, marifet kaynaklı neş’e, sevinç ve hasret çekme manâlarını ihtiva eden şevk; sûfîyece, tam idrak ve ihata edilemeyen veya müşahede edilip de
Arapça kökenli bir kelime olan hicret, “terk etmek, ayrılmak, ilgisini kesmek, bir yerden başka bir yere göç etmek” anlamlarına gelir. Tasavvufta ise “kişinin herhangi bir
“İnsanların, seslerin, ışıkların çekildiği bir zamandayım.”[1] Kendimden bile uzak bir yerde, yalnız başıma oturuyorum. Vücudum derin bir uykuyu arzulamakla birlikte şuurum uykuyu reddediyor. Âdeta iki