
Tut Bugünün Elinden
Tut bugünün elinden, iklimine al çocuk! Bulutların ağarsın, yağmurların dinmesin. Kurusun harbin kökü, yeşersin hep mutluluk; Masmavi semalardan güvercinler inmesin. Yak bugünün gönlüne, ümitten bir
Tut bugünün elinden, iklimine al çocuk! Bulutların ağarsın, yağmurların dinmesin. Kurusun harbin kökü, yeşersin hep mutluluk; Masmavi semalardan güvercinler inmesin. Yak bugünün gönlüne, ümitten bir
Bereketlensin ömrüm gün, dakika, saniye Sonsuza giden yollar açılsın bu fâniye Son fasılda yüreğim hep Seni diye diye Yürüt beni Allah’ım rızana adım adım
Tazeler ümidini her yeni gün başlarken Bulutlar rahmet olup üzerine damlarken Hüzün kaplar Meriç’i geceyi ağırlarken Taşır yolcularını her gün yaban ellere Şahit olur suyunu
Ezan sesinde hasrettir yâdın Kıpırdanır dudaklar anarken adın Gönlümün pınarından sızarken tadın Kevser’in başında bir gökçek yüzlü Sözlerin mânâsı gözlerde gizli Söyleme, sükût et olsa
Umut dağının eteklerinde kızıl laleler, Dizilirler bağrı yanık derviş gibi yan yana. Hû çekerler fecirlerde, gecelerde nâleler… Börtü böcek, binbir çiçek cûșa gelip uyana. Tövbe
Duygusuz olmak kadar dünyâda lâkin derd yok; Öyle salgınmış ki mel’un: Kurtulan bir ferd yok! Kendi sağlam… Hissi ölmüş, rûhu ölmüş milletin! İşte en
Her günüm sanki son gün, yaklaşırım ölüme Dağ gibi günahları sığdırdım ben ömrüme Ağyarı yerleştirdim “meclâ-yı Hak” gönlüme Rahmeti hecelerim huzuruna gelirken Bir tutam ümidim
Yükledik dualarımızı Ramazan tahtına Göndeririz hicapla Yüce Yaradan katına Mümkünse yol vermeden şu nefis saltanatına Şevke şükre fikre vurgun âciz fakirleriz biz Kötülüğü iyiliklerle savanlardan