Kelâm Kadar Kalem de Ölçü İster
Yazmanın ve konuşmanın dilin gramer ve anlatım kuralları açısından temel ölçüleri olduğu gibi muhtevanın ele alınıp işlenmesinde ve okuyucuya takdim edilmesinde de birtakım disiplinleri vardır.
Yazmanın ve konuşmanın dilin gramer ve anlatım kuralları açısından temel ölçüleri olduğu gibi muhtevanın ele alınıp işlenmesinde ve okuyucuya takdim edilmesinde de birtakım disiplinleri vardır.
Sormayın bana artık nerelisin Bilmiyorum Memleketim mi? O artık düştü yetim O günden beri kanıyor içim Ateşler içindeyim Yanıyor kalbim Batınca her gün ufkumda doğan
Keçeli, aşkla demle çayı! Zira çayı su değil aşk demler. Yeniden başlıyoruz. Duman duman tüten hizmetlerimize. Şimdilik yara alsa da Nuh’un gemisi, Korkma batmaz, yakındır
Namaz ibadetinin rükünleri arasında yer alan secdenin diğer rükünlere göre ayrı bir hususiyeti vardır. Âlimlerimiz namazda secdeyi insanın ulaşabileceği zirve olarak kabul etmektedirler. Abdest, kıyam,
Üzülme dostum! Üzülme sakın Nasıl olsa Allah kuluna şah damarından daha yakın Kalbini mi kırdılar parça parça? Kırarlarsa kırsınlar isterse paramparça Kırdıkları yıktıkları nedir ki
İftira, ilk münafıklardan günümüze kadar aciz, zayıf ve basit insanların kullanageldiği bir saldırı aracı olmuştur. O, tabiatları itibarıyla daima korkak ve ikiyüzlü olan münafıkların kalkanı
Mekke’nin Kur’an’da geçen isimlerinden bir tanesi de “el-Beledu’l-Emin” ismidir. “Beled-i Emin”i, sahip olduğu maddi-manevi emniyet, güven ve asayişle örnek hale gelmiş en emin belde şeklinde
Nifak, sözlükte “tükenmek, fare deliğine girmek ve ikiyüzlü olmak” gibi anlamlar taşıyan Arapça bir kelimedir. Yine bu kelimeden hareketle, “giriş ve çıkış noktasına sahip olan tünele; özellikle de
Mümin bilirve inanır ki dilden dökülen bütün sözler kaydedilir. Az konuşur, öz konuşur, sükûtu altın bilir. Dil var, kayıtlardan haberi yoktur, konuşmayı ganimet bilir. Asar-keser,
Müşrikler, Mekke’de İslam’a ve Müslümanlara hayat hakkı tanımayınca Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem) hicret emri vermişti. Mevsim, hicret mevsimiydi. Bu dönemde, “Hicrete denk bir amel yoktur” (Nesai, 7/145, Hadis No,