İnsan Muamması-1
İnsan, hilkat zincirinin min vechin son halkasıdır. Ezelden ebede yaratılışlar devam etmiş/etmektedir. İnsan, nezd-i ilâhîdeki kıymeti, câmiiyeti ve esfel-i sâfilîn ile a’lâ-i illiyyîn arasında gel-gitlere
İnsan, hilkat zincirinin min vechin son halkasıdır. Ezelden ebede yaratılışlar devam etmiş/etmektedir. İnsan, nezd-i ilâhîdeki kıymeti, câmiiyeti ve esfel-i sâfilîn ile a’lâ-i illiyyîn arasında gel-gitlere
Bütün varlıklar, özellikle de canlılar, birbirleriyle doğrudan veya dolaylı irtibat halindedir. Bu irtibatın seyrinde ve seviyesinde en belirleyici unsurlardan biri, karşılıklı muamelelerde sergilenen hal, hareket
Odasında yalnızdı. Kitaba dalmış, vaktin nasıl geçtiğini fark etmemişti. Gözlerini oğuşturdu; kitabı masanın üzerine bıraktı. Kalktı, pencereden dışarıya baktı. Gecenin karanlığında, sokak lambalarının ışığında, yağmur
Nefs-i emmâre patikasında yolculuk, Cehennem istikametindedir ve bilerek bilmeyerek ona yakıt olmaya doğru sürüklenilmektedir. Nefs-i mutmainne şehrahındaki kutsî seyahat ise, Cennet zirvesine müteveccihtir ve rü’yetullaha
Nefs-i nâtıka adına bir diğer yaklaşım da şöyledir: İnsan mahiyetinde üç husus söz konusu edilegelmiştir. Biri cismanî şu heykel-i maddî, bir diğeri emr-i ruhanî, üçüncüsü
Hz. Mûsâ aleyhisselam, Kur’ân-ı Hakîm’de adı en fazla geçen peygamberdir. 34 surede, 136 yerde zikredilir.[1]Hadis-i şeriflerde de en çok atıfta bulunulan peygamberdir. Kur’ân, risaletin işlevlerini,
Nefis, -üzerinde birkaç kez durulageldiği disiplin ve yöntemlerle- az da olsa dürtülerinin önü alındığı, sütreler oluşturulduğu ölçüde “beyne beyne” bir hal alır ki -ileride üzerinde
Mülkün temeli olan adalet, Allah Resûlü’nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) tevhid hakikatinden sonra üzerinde sıkça durduğu ve en hassas olduğu konulardandır. Zira zulüm, mazlum için
Nefis, hilkat itibarıyla kurbete açık özelliğinin yanında, ihmal edilip yüksek ufuklara yönlendirilmediği zaman bir zift kaynağı haline gelme konumundadır. O, iman, islâm, ihsan, marifet ve
Bismillahirrahmanirrahîm. Elhamdülillahi Rabbi’l-âlemîn.Hamdolsun âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a (celle celâluhu). Evet, hamdolsun O’na. Bollukta da hamdolsun, darlıkta da hamdolsun. Mutluluk ve sürurda da hamdolsun, tasa ve
Oruç, bütün semavî dinlerde ve diğer inanç sistemlerinin çoğunda, farklı şekillerde bulunan bir ibadet çeşididir. Bütün dünyasını yeme-içme üzerine düzenlemiş ve sağlığı korumada yemeği birinci
Şeytan ta baştan bu yana nefs-i emmâreyi kullanarak pek çok kimseyi mesâvî-i ahlak, mûbikat veya Hazreti Gazzâlî ifadesiyle mühlikât diyebileceğimiz kin, nefret, gazap, şehvet, haset,