
Kitap Korkusu
1990’lı yılların ikinci yarısında, bir üniversite öğrencisiyken, dersler arasındaki boşluklarda Necatibey Eğitim Fakültesinin eski kütüphanesine gider, kitaplara bakarak vakit geçirirdim. Burası aslında bir kütüphaneden ziyade
1990’lı yılların ikinci yarısında, bir üniversite öğrencisiyken, dersler arasındaki boşluklarda Necatibey Eğitim Fakültesinin eski kütüphanesine gider, kitaplara bakarak vakit geçirirdim. Burası aslında bir kütüphaneden ziyade
“Durgun sudan zehir bekle.”[1] diyordu İngiliz şair ve ressam William Blake (1757–1827). Yeryüzünün akışlarıyla bağlantısı kesilmiş sular bir süre sonra kokuşur ve zehir üretir. Anlatılmak
İnsanın varlığı, hayatı ve binlerce yıllık tarihi, her zaman merak konusu olmuştur. Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin de ifade ettiği gibi, “Geçmişi yaratan, geleceği de yaratan
Sıcak bir aşure günü zihnim kilitli kapılara ve bir türlü bulunamayan anahtarlara odaklıyken, “Dünya her tarafımızdan, gök tepemizden ve kapı üstümüzden kilitli.”[i] satırları Cinnet Mustatili’nin
Akıl, nazarını yeryüzündeki hayata hizmet eden göğümüzdeki güneşe çevirmeye niyetlenmişken, ondan daha parlak bir güneşin ruh semasında parıldadığını görür. Biricik dostu kalb ile göz göze
İslam dininin temel kaynaklarına bakıldığı zaman, haset; manevî gelişimi engelleyen ve Allah’ın (celle celâluhu) lütfettiklerine yönelik hoşnutsuzluğa yol açan bir duygu olarak görülmektedir. Hasetçi için,
Günün akşama yüz tutan saatleri; eve dönüşte bir okulun da olduğu caddede, yerde bir kurşun kalem takıldı gözüme. Eğilip aldım yitik olan kalemi yerden. Son
Çekme, çekip kendine bağlama, kendinden geçme ve rûhî heyecan sözleriyle ifadelendireceğimiz cezbe, tasavvuf ıstılahında; Allah’ın, sâliki kendine çekmesi, bundan doğan vecd hâli ve sâlikin beşerî
Ruth Cranston “[Hazreti] Muhammed’in [sallallâhu aleyhi ve sellem] akidesinde şu temel prensipler dikkat çeker: Tevhit, yardımseverlik ve uhuvvet. Diğer temel düsturlar ise şu şekilde ifade
Kur’ân-ı Kerim’in bazı âyetlerinde, “deizm” olarak adlandırılan dünya görüşüne işaret eden bahisler vardır. Bu âyetler, Nisâ sûresinin 150 ve 151’inci, Kehf sûresinin 36. ve Mülk
İnsan kimi vakitlerde sanır ki cefa da sefa da hep böyle gidecek, hiç değişmeyecek ve devran hiç dönmeyecek. Hâlbuki insana inkâr edilemez biçimde, yaşanan duruma