Ölüler ölmüş gitmiş imandan uzak yerde Diriler hep diridir imanlı yüreklerde Hayata karşı şevki kalmamış imansızın Şevk doludur imanlı çünkü Allah’a yakın Coşuyor umut ile
Gam-ı yâr ile meftun olsa cism-i can Dil-i zâr ile zebun olur ruh-i can Ruhun tenden firakı âh-ı figandır Âşığa Hakk’a vuslat inci mercandır Dâr-ı
Cânıma cân ol, kalmasın dilimin ucunda, Dalgalansın aşk şehbâlin hep gönül burcunda; Derdimin dermânı Senin kutlu avucunda, Bu bîçâre ruh Sana hep vuslat amacında…
Seni sevmek istedim hep derinden, Ölesiye olsa da aşk derdinden; Nefes alıp-versem o sevgi ile, İsterse sökülsün kalbim yerinden. Çevirme benden yüzün hiçbir zaman,
Durmayalım! Menzil-i maksûda varmazsın uyanmazsan eğer… Var mı bak, yollarda hiç bîdâr olanlardan eser? İşte âtîdir o ser-menzil denen ârâmgâh; Kârbân akvâm; çöl mâzî,
Sineler Sensizlikle yandı, lütfedip de gel!. Ruhlarımıza eşsiz renginden elvan bırak; Adeta can çekişiyoruz, kapıda ecel, Gel, ruh-u câvidânınla içlerimize ak. Sen gideli bütün
Izdırabın yoksa gecelerde Yangından haberin yok demek İstiğfarın yoksa seherlerde Günahlardan bîhabersin demek Gel vazgeç bu fâni hülyalardan Ötelere yelken açmaya bak Sana bir mesaj
Yıllarca hep tebessüm etti felek, Zor olsa da o mev’ûdu beklemek; İnandık bir bahar geleceğine, Geçmişteki o nevbaharlara denk… Onca yitikle yanmıştı sineler Şimdi
Yalnız hissediyorum kendimi bu yâd ellerde, Dolaşıp duruyorum her dem âvâre âvâre; Ey Sevgili, Sendedir derman bu onulmaz derde, Dönmüş bütün vuslat demleri birer âh