
Tevekkül, Teslim, Tefviz ve Sika
Allah’a güven ve itimat ile başlayıp, kalben beşerî güç ve kuvvetten teberrî kuşağında sürdürülen ve neticede her şeyi Kudreti Sonsuz’a havale edip vicdanen itimad-ı tâmma ulaşma ile sona eren âlem‑i emre
Allah’a güven ve itimat ile başlayıp, kalben beşerî güç ve kuvvetten teberrî kuşağında sürdürülen ve neticede her şeyi Kudreti Sonsuz’a havale edip vicdanen itimad-ı tâmma ulaşma ile sona eren âlem‑i emre
Bediüzzaman Hazretleri, Mesnevî-i Nûriye adlı eserinde, dört anahtar tabire dikkatimizi çeker: “Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelime ile dört kelâm öğrendim… Kelimelerden
Muhiddinem, dervişem Hak yoluna girmişem On sekiz bin âlemi Bir zerrede görmüşem Muhiddin Abdal “Yemin olsun Güneş’e ve onun aydınlığına, onu izlediği zaman Ay’a,
İnsanın yükselmesi ve alçalmasında sınır yoktur. İnsan iki uç arasında sürekli bir seferdedir. Güzel ve faydalı vasıfları tavsiye etmek, kötü sıfatlardan da menetmek vicdanın gereğidir.
Kur’ân-ı Kerim biz müminler için yanıltmaz bir kılavuz olduğuna göre, yolumuzu kaybettiğimizde ve fikren çıkmaza girdiğimizde, çözümü onda aramak durumundayız. Allah’a ve Resûlüne iman eden
Eski çağlarda bütün bilimler, felsefe çatısı altında toplanmıştı. Dolayısıyla bu dönemde metafizik, mantık, fizik ve matematik gibi temel bilimler de felsefenin şemsiyesi altında bulunuyordu. O
Küçük muhacirler… Özel inayet seralarında nefes alan, hasret sahillerine takılmadan dünya denizine yelken açan, eğitim oluklarından nur akıtan, hayatlarının yazılması bir vefa borcu olan, tarihin